A
abaküs: Antik sütun başlıklarının en üstünde yer alan
taş levha.
afiş: Tanıtım ya da reklam amacıyla hazırlanan yazılı
veya resimli grafik sanat ürünü.
agora: Eski Yunan kentlerinde çarşı, meydan. Ticari ve
idarî merkezlerin bulunduğu alan.
akademik: Sanat alanmda belli ilke ve kurallara bağlı
olarak yapılan çalışmalara denir.
aksiyon: Hareket, eylem ve etkinlik niteliğine sahip
olma.
alegori: Canlandırma, göz önüne getirme.
alınlık: Yapıların cephesinde çatı ile korniş arasında
yer alan üçgen kısım.
almaşık: Farklı malzemelerden, özellikle taş ve tuğla
birlikte kullanılarak örülen duvar.
altar: bkz. sunak.
anıt: Herhangi bir olay, kişi ya da topluluğun anısına
yapılmış her türlü yapı ya da heykel.
antik: Eski Yunan ve Roma eserlerine verilen ad. M.Ö.
VI. - M.S. IH. yy. arası dönem. Antikite.
apsis (absi,apsid): Kilise ve bazilikalarda kapının
karşı tarafmda bulunan, yarım plânlı niş.
arkaik: Bir sanat anlayışının ya da üslûbunun olgunluk
dönemi öncesi geçirdiği aşama sürecine
verilen ad.
arşitrav: Antik mimarîde, sütunlar tarafından taşman
üst yapı elemanlarının en alt parçası.
atrium: Eski Roma evlerinin ortasında, ilk Hristiyan
kiliselerinde (bazilikalarda) ise girişin önünde
yer alan avlu.
ayrık düzen: Kent plânlamasında yapıların birbirine birleştirilmeden
yapılması.
B
Barok: XVII ve XVIII. yy. da Avrupa'da egemen olan
üslûp.
bazilika: Uzunlamasına gelişmiş mekân düzenine sahip,
sütun dizilerine taşman yapı türü.
beşik tonoz: Yarım daire kesitli eğrisel örtü unsuru.
bezeme: Mimarî eser ya da her çeşit kullanım eşyaları
üzerinde süslemeye yönelik yapılan
çalışmaların tümü. Dekorasyon.
biçim: Sanat eserleri de dahil, her çeşit nesnenin
görme ya da dokunma organlarıyla algılanabilen
kendine özgü gerçekliği. Form.
bindirme: Yapımında genellikle harç, çivi, kenet vb.
kullanılmadan yapılan inşa tekniği. Yapım
öğesinin bir diğeri üzerinde, ancak biraz daha çıkacak
şekilde yerleştirilerek uygulanması.
bingi: Kare bir alt mekân üzerine kubbenin
oturtulabilmesi için yapılan geçiş öğesi. Pandantif,
tromp (tonoz bingi) ya da Türk üçgeni de denilir.
bingil: Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile
kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki
kubbe parçalarından her biri.
bitişik düzen: Kent plânlamasında yapıların birbirine
bitişik olarak yapılması.
blok: Ağır ve büyük yapı öğesi. Ayrıca, büyük boyutlu
ve bir kısmı bir araya gelerek siteyi
oluşturan binalara ya da kent, yol veya sokaklarla
sınırlı yapı gruplarına verilen ad.
büst: İnsan vücudunun baş ya da göğüsten yukarı
kısmının heykeli
C
cella (söylenişi: sella): Çok tanrılı dinlerde tanrı
heykeli ya da kült objesinin korunduğu en önemli
kutsal bölüm.
cephe: Yapının dıştan görünen yüzeyi. çanak-çömlek:
Pişmiş topraktan yapılan her türlü kullanım
eşyası. Keramik.
çizgi: Yüzey sanatlarda uzunluğuna oranla kalınlığı
çok az uzun şerit. Resimlerde fırçayla
vurulan uzunlamasına boya darbesi.
çizim: Düzlem üzerinde çizgiler kullanılarak resimleme
ya da tasvirleme işlemi.
D
dehliz: Geleneksel yapım teknikleriyle meydana
getirilen uzun ve karanlık koridor
dekor: Bir iç mekânı bezeme, süsleme ve döşeme
amacıyla yerleştirilen ya da eklenen öğeler.
Tiyatroda ise, oyunla ilgili her tür eşya ya da
malzemeye verilen ad.
dentil (Fr. dentele): Kenarı dişli, dantel kesmeli ve
girintili çıkıntılı yapı türü.
desen: Resim sanatında tasarı ve hazırlık niteliğinde
olup, genellikle kalemle renkli ya da renksiz
olarak yapılan çizimler. Doğrudan eser olarak yapılan
desen çalışmaları da yapılabilmektedir.
devasa: Çok büyük. Oldukça iri ve görkemli.
dikilitaş: Herhangi bir olay ya da zafer anısına
dikilen yekpare yüksek taş.
düzen: Sanat eserinin ortaya çıkşını sağlayan
malzemeler arasmdaki bağlantılar bütünü. Ayrıca,
Antik dönem mimarî üslûplarının (Dor, İyon, Korint)
her biri. Nizam
E-F
ekol: Genel çizgileriyle aynı üslûp kap-samında
değerlendirilmekle beraber; bir topluluğa,
bölgeye veya kente özgü bazı ayrılıklar gösteren
sanatçı grubuna verilen ad.
eksedra: Yarım daire plânlı, kubbe örtülü ve kendinden
daha geniş bir mekâna bağlantı
kurdurulan mimarî mekân unsuru.
eksen: Resim ve mimarî eserlerde doğrultu belirleyen
var sayımsal çizgi.
estetik: Güzellik konusundaki görüş ve düşünceler.
fantastik: Gerçek dışı ve hayalî nitelikli olgu ve
oluşumlar.
fasat: Binanın cephesi, ön yüz.
fascia: Antik Yunan ve Roma mimarlığında arşitrav
yüzeyindeki yatay şerit biçimindeki alçak
kademeler.
feodal: Orta Çağ'da Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde
yaygın olan, toprak köleliğinin hâkim olduğu sistemle (feo-dalite=derebeylik)
ilgili.
fibula: Pelerin ya da benzeri bir elbisenin insan
üstünde kalmasını sağlamak için kullanılan
özel iğne.Broş.
figür: Resim ve heykel sanatlarmda tasvir edilen insan
resmi. Ayrıca, tabiatta rastlanan ya da
hayal edilen varlıklarınadı.
filayak: Büyük kubbeli yapılarda kubbeleri üzerinde
taşıyan kaim ayak.
fonetik: Ses. Sesle ilgili. Sesleri özellikleriyle
gösteren, sesçil.
fresko: Henüz yaşken ince duvar sıvası üzerine toprak
boyalarla yapılan resim.
friz: Baştabanla korniş arasmda yer alan resim,
kabartma ya da süsleme. Bunların yapıldığı şerit.
frontal duruş: Eski Mısır ve Arkaik Yunan
heykeltıraşlığında insan vücudunun ön cepheden
verilmesi. Ağırlık her iki yanda aynıdır.
G
galeri: Bazilikalarda yan netlerin üzerinde bulunan
asma kat.
Gotik: XIII. yy.'da Avrupa'da egemen olup, Rönesansa
kadar devam eden üslûp.
Deyim, İskandinavya'dan gelen Gotlara izafeten
verilmekle beraber, bu sanat üslûbunun
onlarla ilişkisi yoktur.
gölge-ışık: Yüzey sanatı olan resmin üç boyutlu
nesnelerini ifade etmek için, bir kesimin gölgeli,
bir kesimin ise aydınlık biçimde boyanması.
gravür: Ahşap veya metal baskı levha-larıyla çeşitli
teknikler kullanılarak yapılan sanat eseri.
grifon: Kartal başı, kanatları ve pençesi ile aslan
vücudunun birleştirilmesinden meydana gelen
hayalî yaratık.
H
hacim: Nesnelerm uzayda yer kaplayan kitlesi.
harç: Taş ya da tuğla duvar yapımında kullanılan
kaynaştırma maddesi.
hat: Yazı. Hat sanatmda kullanılan yazı çeşitlerinden
her biri. Yazı sanatı; yazı sanatı ürünü.
havari: Hz. İsa'nm inanç sistemini ve öğütlerini
yaymakla görevli on iki yardımcısından her biri.
heykel: Üç boyutlu hacim sanatı.
hol: Odalar arasmda bulunan sofa.
I-İ-J
idol: Çok tanrılı (politeist) dinlerde küçük tanrı ya
da tanrıça heykelciği. ikon: İsa, Meryem ve
ermişlerin resmi.
İkanoklast: İkonların, yani resim kırıcılığına yandaş
olan kimse.
istinat duvarı: Arkasmda toprak vb. bulunan, üstü dar,
altı geniş duvar.
izlenim: Resim ve heykelde tabiattan edinilen intiba,
görüntü.
jest: Davranış. Yerinde yapılan, anlatımcı hareket.
K-L
kabartma: Taş, kıl, metal, ahşap gibi malzeme
yüzeylerinin oyulması yön-teniyle yapılan
sanat eseri.
kagir: Taş, tuğla ve kerpiçten yapılan her türlü yapı.
kaide: Bir sütunun oturtulduğu alt kısım.
kanelür: Antik mimarlıkta sütun gövdesi üzerine
açılmış yarım daire plânlı düşey oluk.
karyatit: Antik mimarîde kadm heykeli biçiminde sütun.
katakomp: İlk Hristiyanların içinde toplanıp ibadet
ettikleri yer altı mezarlarının genel adı.
katedral: Piskoposluk kilisesi. Mimarî yönden diğer
kiliselerden daha büyüktür.
kemer: Bir açıklığın giderilmesi için kullanılan
eğrisel biçimli yapısal öge.
kenger: Yayvan yapraklı, dikenli bitki.
keramik: bkz. çanak-çömlek.
kerpiç: Saman ve çamur karışımının kalıp hâline
getirilip güneşte kurutulmasıyla yapılmış inşaat
öğesi.
kitabe: Bir yapının tarihini veya yaptıranını
belirtmek amacıyla o yapı üzerine
yerleştirilen metin. Ayrıca, hatırlatma amacıyla bazı
konularm işlendiği taş ya da metal küçük
anıt.
kolossal: Büyük boyutlu masif mimarî unsurlar ve
heykeller.
konsol: Mimarîde ana yapıdan çıkmtı yapan kısımlar,
balkon.
konstrapost: Resim ve heykelde insanın resmedilmesi ya
da tasvirinin yapılması sırasında
kullanılan klâsik duruş. Pozlardan biri. Bu pozda,
ayakta duran kişinin, kalça ve bacaklarıyla
gövdesinin üst kesimi hafifçe farklı yönlere dönük
olarak işlenir.
konstrüksiyon: Yapının tüm ögeleriyle birlikte inşa
edilmesi, yapım.
kontur: Resimde figürlerin sınırlarını belirleyen
çizgi.
koro: Kiliselerde apsis ile çapraz nef arasında
bulunan, kilise korosuna ve papazlara ayrılan kısım.
korniş: Yapı cephelerinin en üstünde, çatı hizasmda
yer alan silme dizisi.
krepis: Tapınağın oturduğu platformun çevresindeki
basamaklı kesim.
kripta: Eski Roma'da Hristiyanların gizlice ibadet
ettikleri yer altı kilisesi.
kubbe: Yarım küre biçiminde mimari örtü unsuru.
kült: İbadet, tapınma, dinî tören.
kümbet: Silindirik ya da çokgen plânlı bir gövde
üzerine konik biçimde yapılmış Türk ve İran
mezar yapısı.
lahit: İçine ölünün konduğu özel tabut.
levha: Üzerine resim yapmak için kullanılan düzgün yüzeyli
küçük pano.
lirik: Coşku ve ilham dolu, etkili
M-N
mabet: Tapmak.
manastır: Kırsal alanlarda Hristiyan din adamlarının
kaldığı yapı ya da yapı topluluğu.
mask: İnsan yüzünden alınmış alçı kalıp ya da başın
sadece yüz kısmını ortaya çıkaran heykel.
mastaba:Eski Mısır mimarîsinde bir tür mezar yapısı.
Kesik piramit biçimli alçak bir toprak üstü
kısmıyla, toprak altmdaki bir mezar odasından oluşur.
meander (meandr): Eski Yunan, Roma ve Neoklâsik
nizamlarda kullanılan mimarî öğelerden biri.
Geometrik kıvrımlar yapan bir şerit halindedir.
mekân: Bir yapının üç boyutlu olmasından başka, onun
uzay içinde kapladığı alan.
mimesis: Doğadaki canlıları taklit etme. Mimetizm;
yansılama, taklide ilişkin, yansıtma.
mimik: Yüz, el ve kol hareketleriyle düşünceyi anlatma
sanatı. Duygu ve düşüncelerin yüzde
beliren kımıldanış ve hareketlerle anlatımı.
minyatür: Çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen,
ışık-gölge ve derinliF duygusu yansıtmayan
küçük, renkli resim sanatı.
mistik: Mistisizmle ilgili. Tanrıya sezgi ve gönül
yoluyla erişilebileceğini kabul eden dinî doktrin
yanlısı.
mitolojik: Mitolojiye ilişkin.
motif: Bezeme ve süslemelerde bütünü oluşturan
parçalardan her birine verilen ad.
mozaik: Küçük boyutlu renkli parçacıkların bir düzlem
üzerinde bitişik olarak yerleştirilmesiyle
yapılan kompozisyon.
mumya: Bozulmadan korunabilmesi için üzerinde çeşitli
teknikler uygulanarak muhafaza
edilen ceset.
mümesis: Benzerleşme, taklitçilik.
nakış: Kumaş, duvar gibi yüzeyleri süslemek için
yapılan resim.
narteks: Erken Hristiyan ve Bizans mimarîlerinde
kilisenin ana mekânına açılan giriş bölümü.
naturalist: Gerçeğin doğaya uygun biçimde yansıtılması
amacıyla davranan sanat akımı, bu akım
içinde olan sanatçı.natürmort: Çiçek, meyve vb. doğal
ve hareketsiz varlıkları ele alan resim. Ölü
tabiat.
nef: Kilisede apsise dik doğrultuda, birbirinden sütun
ya da ayak dizileriyle ayrılmış, uzunlamasına
mekânların her biri.nekropol: Kentin dışında yer alan
mezarlık alanı.
niş: Kendisinden daha geniş bir mekâna açılan ve duvar
içine oyulmuş, genellikle üstü kemer
biçiminde olan girinti ya da hücre.
nizam: düzen.
O-Ö
obelisk: bkz. dikilitaş.
obje: Nesne.
obsidiyen: Siyah, gri, yeşil ya da mor renkli saf ve
doğal cam. Volkan camı da denir.
opera: Sözlerinin çoğu ya da tümü şarkılı olarak
söylenen müzikli tiyatro eseri.
organizasyon: Devlet, toplum, idare vb.nin düzenleniş
hâli.
ortostat: Eski Ön Asya ve Anadolu uygarlıklarında,
duvarlarm alt-ön yüzünde olan ve resim
kabartmaları bulunan taş bloklar.
otomatizm: Ön yargı ve kurallara uymadan, bilinçsizce
yapılan sanatsal çalışma.
özgün: İçinde üretildiği toplumun gerçek şartlarının
bir sonucu olarak beliren ve taklit etmeye
yeltenilmeden ortaya konulanlar. Bir eserin kendine
has niteliklerinin olması.
öznellik: Nesnelerin gerçeğine değil, bireyin duygu ve
düşüncelerine dayanan, sübjektif. Nesnellik
karşıtı.
P-R
palmet: Bir sapın ıkı tarafında simetrik olarak
sıralanmış uzunca yapraklardan oluşan
üslûplaştırılmış bitkisel bezeme öğesi.
pandomim: Sözsüz oyun sanatı.
papirüs: Eski Mısır kâğıdı.
pastoral: Kırsal alanda ya da ormanlarda geçen veya
çoban yaşantısını tasvir eden sahnelere
verilen genel ad.
patetik: Dokunaklı, etkileyici, içlendi-rici.
Dokunaklılık.
payanda: Duvarın dışa doğru eğilmesini önlemek için
karşı yönde inşa edilen destekleme
sistemi.
paye: Yapıda taşıyıcı ayak.
perdah: Pürüzlü yüzeyin düzgünleşti-rilmesi,
parlatılması.
perspektif: Üç boyutlu nesneleri, iki boyutlu resim
düzlemi üzerinde yansıtmak için, üçüncü
boyut izlenimi vermek için yapılan resim ve çizim
tekniği.
peyzaj (mimarlığı): Açık alanlardaki ağaç, çiçek vb.
doğal öğeleri dikkate alınarak yapılan mekân
düzenlemesi.
pigment: Her türlü boyanın renk verici ana maddesi.
pilon: Yeni Krallık Dönemi Mısır tapınaklarının giriş
kısmma verilen ad.
piramidal: Resimde yer alan figür, şekil ve
tasvirlerin bir eşkenar üçgenin sınırları içinde yerleşik
biçimde düzenlenmiş olması.
plastik: Bir cismin yoğrulabilir, şekillenebilir maddeyle
örneğini yapma. Üç boyutlu anlatım. Üç
boyutlu eser.
plinth: İyon sütunlarında üzerine kaidenin konulduğu
taş blok.
podium (podyum): Roma ve Rönesans mimarîsinde yapmm
üzerine konduğu zeminden
yükseltilen kaide. Roma anfi tiyotralarında arenanın
çevresini dolanan hafif yüksek platform.
porfir: Kırmızı renkli bazaltik sert taş. Somaki.
portal: Taşkapı. Binanın ana kapısı.
portik: Küçük sütunlarla taşman giriş sundurması.
Yalnızca Batı mimarlığında-ki bu tür öğeleri
anlatmak için kullanılır. Ayrıca, antik yapılarda
revak niteliğinde
kullanılan, sütunlarla taşman ve genel olarak bir
avluyu çevreleyen
kolonad.portre: İnsan yüzünün gerçek ölçülere uyularak
yapılan resim ya da heykel.
potern: Eski Anadolu medeniyetlerinde, kaleden kaçış
yolu olarak yapılan tünel.
potetik: Dokunaklı, etkili.
profil: İnsan ya da hayvanın yandan yapılmış resmi
veya fotoğrafı.
renk: Işığın yapısındaki niteliklerin nesneler
üzerindeki yayılımına bağlı olarak göz üzerine yaptığı
etki.
resim: Yüzey üzerinde oluşturulan her türlü iki boyutlu
kompozisyon.
revak: Yapının önünde yer alan, uzun kenarlarının
biriyle binaya bitişik, diğeri sütunlarla taşman
ve bir kemer dizisiyle dışa açılan; üstü kubbe, tonoz
ya da çatıyla örtülü uzunlamasına
mekân.
ritm: Sanat eserinde bulunan öğelerin kendi aralarında
oluşturdukları ardışık zaman ve
mekân aralıklarının belirlediği düzen.
ritmik: Düzenli aralıklarla tekrarlanan, dizemli,
tartımlı.
Roman: X.-XII. yy.'lar arasmda Avrupa'da yaygm hâle
gelen sanat üslûbu. Orta Çağ'da Avrupa'da
yaşanan sanat tarzını ifade etmek için ilk kez 1824'te
Fransız arkeolog De Caumant tarafından
kullanılmıştır. Kelime seçilirken, bu dönemde Roma
medeniyetinin etkisi olduğu vurgulanmak
istenmiştir.
rölyef: Kabartma.
S-Ş
saçak: Eğimli çatılarda, çatı yüzeymm yapının dışına
doğru uzanan etek kısmı.saçaklık: Eski Yunan
ve Roma mimarisinde sütunların taşıdığı üst yapı
öğelerinin bütünü. Yukarıdan aşağıya korniş, friz
ve arşitravdan oluşur.
Sanat: Dilimize Arapça'dan geçmiş kelimelerden
biridir. Amel, yani iş yapmak
demektir. XTX. yüzyıla kadar Türk toplumunda sanat
kavramı, el ustalığı, beceri, tecrübe ve
bilgiyle yapılan işlerde kullanılmıştır. Daha sonra
özel yetenek ve el ustalığıyla yapılan
işlere zanaat, bunun da üstünde yapılan iş ve
etkinliklere (resim, müzik, şiir, tezyinat, heykel
vb.)sanat denilmiştir.
sanduka: Türbelerde ölünün gömülü olduğu yerin üzerine
yerleştirilen taştan ya da ahşaptan,
tabut biçiminde olup kumaşla örtülü tutulan öge.
sarnıç: Su toplamak amacıyla genellikle toprak altmda
yapılan yapı.
sella: bkz. cella.
Sembolizm: Realizm ve Empresyonizme tepki olarak
1886'da Paris'te ortaya çıkan sanat hareketi.
sfenks: Başı ve gövdesi farklı yaratıklar biçiminde
olan hayalî yaratık.
sır: Pişmiş toprak ve yapı malzemesi üzerine sürülerek
fırınlanıp saydam bir katmanla örtülmesi.
Koruyucu saydam malzeme.
silme: Duvar yüzeyinde hafif çıkıntılı olarak bulunan
şerit biçimindeki min.aıi bezeme öğesi.
simetri: İki ya da üç boyutlu bir biçim üzerinde yer
alan tüm noktalarm en az
bir eksene göre eşit uzaklıkta bulunmaları hâli.
simge: Sembol.
site: Antik kent devleti.
skolastik: Orta Çağ'da Avrupa'da hâkim olan
dinî-felsefî düşünce.
soyutlaştırma: Yüzey ya da hacim sanatlarında gerçek
figür, şekil ve kompozisyonların
tanmamayacak derecede ya-lınlaştırılması.
statik: Hareketli olmayıp, belli bir süre değişmeyen,
duruk.
stel: Küçük dikilitaş.
stereobat: Antik dönem mimarlığında yapının üzerine
oturduğu, toprak üstünde kalan bezemesiz
ve silmesiz üst yapı öğesi.
stil: bkz. üslûp.
stilize etmek (stilizasyon): Bitki ve hayvanların
doğadaki biçimlerini şematik leştirip
yalmlaştırarak yansıtılması. Üslûplaştırma.
stilobat: Eski Yunan ve Roma mimarîsinde yapmm üstüne
oturtulduğu basamaklı kaide.
Subasmanı.
sunak: Çok tanrılı dinlerde tapınağın içinde veya
yakmmda yer alan ve tanrılara kurban sunulan
alan. Kiliselerde ise takdis ayini için kullanılan
banko biçiminde yer.
süje: Konu, özne.
sütun: Daire, kare ya da çokgen plânlı, taştan veya
mermerden yapılmış düşey taşıyıcı unsur.
Çoğunlukla yekpare olarak yapılır.
şapel: Tek mekânlı küçük kilise. Kilise ya da
katedrallerde bir azize adanmış küçük tapınma yeri.
T
tablet: Eski Mezopotamya ve Anadolu-Hitit
medeniyetlerinden kalma, üzeri yazı ya da resimli
pişmiş topraktan yapılı küçük levha.
tablo: Tual, ahşap levha, karton vb. üzerine yapılmış
taşınabilir boyuttaki resim.
tapınak: İçinde tapınılan, ibadet edilen her türlü
yapı. İslâmî yapılar için kullanılmaz.
tarz: Sanat anlayışı, sanat akımı. Üslûp.
tasarım: Tasarlama eylemi sonunda beliren ve asıl
yapmm gerçekleştirilmesi sırasında
yönlendirici olan proje, çizim, maket vb. ürünlerin
tümü.
tasnif: Gruplandırma. Ele alman olgu ya da nesnelerin
niteliklerine göre ayrışımının yapılması.
Düzenleme.
tasvir: Tabiatta varolan ya da sanatçının tahayyül
ettiği her türden gerçekliğin sanat eserinde
yansıtılması. Betimleme, tasarlama.
tebşir: Hz. Meryem'e Cebrail tarafmdan Hz. İsa'ya gebe
olduğunun müjdelen-mesini tasvir eden
ikonokrafık sahne.tempera: Boyar maddenin tutkallı
suyla, genellikle de yumurta akıyla
karıştırılmasıyla elde edilen boya ile yapılmış resim.
tezyinat: Bezeme, süsleme. Dekorasyon.
tonoz: Örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş,
kagir, eğrisel yüzey ya da yüzeylerden oluşan
mimarî örtü unsuru.
trajedi: Konusunu efsanelerden ya da tarihî olaylardan
alan, acıklı sonlara bağlanan bir tür tiyatro
eseri. (Trajik:Acıklı.).transept: Kilisede apsise
yönelik olarak
uzunlamasına mekânı dik doğrultuda kesen ve kilise
plânını bir haça benzeten uzunlamasına
mekân.
triglif: Dor nizamı frizinde metoplarm arasmda yer
alan taş blok. İki düşey
derin olukla bunların iki yanmda bulunan birer yarım
oluktan meydana gelir. Üçüz yiv.
tual: Üzerine yağlı boya resim yapılan, ahşap
çerçeveye gerili bezden malzeme.
tüf: İşlemesi kolay volkanik taş türü.
tümülüs: Bir yer altı mezar odasıyla o-nun üzerine
yığılmış bir toprak yığınından oluşan yapay
mezar
U-Ü
ulvî: Yüce. Gökle ilgili, semavî.
üslûp: Bir toplumun ve çağın tüm sanat eserlerinde
ortak olan biçimlendirme, tasarım ilke ve
anlayışları bütünü. Ayrıca, birsanatçının kendine özgü
biçimlendirme ve tasarım anlayışı.
V-Y-Z
vaftizhane: İçinde vaftiz töreni yapılan ve genellikle
merkezî plânlı Hristiyan dinî yapısı.
vazo: Seramik, metal ya da cam kap.
vitray: Renkli camlardan meydana getirilen
kompozisyon. Bu tür resimlerde camlar genellikle
kurşun şeritlerle birbirine bağlanmaktadır.
yiv: Bir yüzeyin üzerindeki ince çizgi. Bir sütun
gövdesinin veya bir vazo gövdesinin çevresine eşit
aralıklarla paralel ya da sarmal olarak uzunlamasına
açılan dar oyuk.
yontu: Taş, mermer vb. malzemelerden yontularak
yapılmış heykel sanatı ürünü.
zanaat: İnsanların maddi ihtiyaçlarını karşılamak için
yapılan, öğretimle birlikte tecrübe ve ustalık
gerektiren iş. Zanaatçı;belli bir zanaatla uğraşan
kişi.
ziggurat: Eski Mezopotamya'da basamaklı olarak inşa
edilen tapmak yapısı.
Ağaç Çerçeve, Ahşap Boyama Teknikleri, Ahşap Boyama Yöntemleri, Ahşap boyama, Ahşap kursları, Ahşap yakma Akrilik boyalar, Akrilik Resim Sergisi, Batik Boyama, Batik boyama, Boya lekesi, Boya yapmak , Boyutlu Boyama, Cam Füzyon Sergisi, Cam Mozaik, Çini boyama, Dekoratif Ahşap Boyamaş, Dekoratif Objeler, Dolap Boyama, Dövme, Ebru sanatı, El sanatları sergisi, El sanatları sergisi, Ev boyası ,Filografi, Güzel Sanatlar, Halk Eğitim Merkezi, Halk Eğitim Müdürlüğü, Ham Ağaç, Ham mdf , Ham obje, Heykel Sergisi, Hobi mağazaları, Hobi sanat, Hobi ürünleri, Kaligrafi, Karma Sergi, Keçe yapımı, Kermes, Kermes tezgahları, Masif Duvar Panosu, MDF ahşap objeler, mdf obje, Metro sergisi, Minyatür objeler, Mobilya yenileme, Mozaik Resim Sergisi, Müze sergileri, Nakış, Örme çantalar, Resim Sergisi, Rölyef Resim Sergisi, Sahil tezgahları, Sandık Boyama, Sehpa Boyama, Seramik Sergisi, Sergi programı, Şile bezi, Takı Sergisi, Takı tasarım, Taş boyama, Temel makyaj teknikleri, Tepsiboyama, Tezhip Sergisi,Yağlıboya Resim Sergisi, Ahşap Mdf Fener,Kitap desteği, Kitap Dayanağı